30 Nisan 2010 Cuma

SONRADAN ÇOK GÜLDÜM:)))


Birkaç gün önce ana caddede Bakanlıklardan Ayrancı tarafına doğru makul bir km.de seyrederken bir taksi hiç olmayacak bir yerde sollamak istedi. Buna izin vermedim. Yol hakkı benimdi.. Kendi de biliyor..Yetişti bana ..Bir baktım, soluma geçmiş, camını açtı banada işaret ediyor camı aç diye.. Bu arada kırmızı ışıktayız. Camı açtım.. Evet ,ne var dedim..

Bana ; " abla sen sakın bi daha , trafiğe çıkma, araba sürme, ben gelir seni hergün istediğin yere bedava götürürüm" dedi..:)))) yaa gülermisin, ağlarmısın.. Bende " sen ananın karnında mı öğrendin araba sürmeyi" dedim..Ona yol vermemişim diyeymiş..Yeşil yandı...yoluma gittim..Sonra çok güldüm kendi kendime söyledilerine...İyi de ne hata yapmıştım hala anlamadım.

HAYATIM KARALAMA DEFTERİ


BEN DE KURŞUN KALEM'İM

Yıllardır bu deftere neler çizmedim, neler karalamadım ki....Ne hatalar , ne günahlar..Acılar da var içinde, mutluluklar da.. Ya kayıplar.. Onlar eksik olmadılar hiç..

Yapılan hataların, günahların telafisi var belki. Sileriz karalama defterinden..(unutmayı istemektir bu) Sileriz de herşey eskisi gibi olur mu. İzi kalır. Hanginiz silmek istediği ve sildiğini sandığını unutabildi ki.. Temiz bir sayfaya çizik atılmış bir kere..

BEN BİR KURŞUN KALEMİM..

Bu defterde çooook çizgilerim var. Eğri büğrü, kargacık, burgacık...Bir o kadar da dümdüz, altın sırma sırma işlediğim, süslediğim kenar süsü gibi rengarenk çizgilerim..Bir çoğu pırıl pırıl aynen yerli yerinde...
Ya yok etmek istediklerim.. Öylece duruyorlar , bakıyorlar bana silik silik sırası geldiği sayfalarda..

Çalakalem defter bitmek üzere...

Korkularımla, cesaretimle, hoşgörümle ve hoşgörüsüzlüğümle, umutlarım ve umutsuzluklarımla, acı ve tatlı anlarımla, hatalarımla,günahlarımla, sevgimle ve vicdanımla, O karalama defterinde BEN varım..

TAKİİ.. KALEMİM TÜKENİNCEYE KADAR..!

25 Nisan 2010 Pazar

GÜNEŞİN BATIŞI VE NAR ÇİÇEĞİM

Bu fotoğrafları Kocaeli/Karamürsel/Ereğli Beldesi'de çektim. Her yıl en az beş kez giderim oraya. Emekli olduktan sonra "neden burada benimde bir parça toprağım olmasın" dedim ve Ereğli Beldesinde arazi aldım. Ölürken Bir Dikili Ağacım olmadı demiyeceğim. O kadar çok ağaç diktim ki. Oturduğum yerden çektim bunları. Güneş tam denizin ortasından batıyor. Muhteşem görüntüyü hiç kaçırırmıyım...Resimlerin üstüne basarak büyük şekillerini görebilirsiniz. Her hakkı saklıdır..

Ya aşağıdaki çiçeğe ne dersiniz.. Bahçemde ektiğim Nar Ağacının Çiçeği..İnsan bakmaya doyamıyor değil mi?

20 Nisan 2010 Salı

SERMAYEYİ KEDİYE YÜKLEDİM

Bugün Tarçın Bey'in aşı günüydü. Veterinerimiz çok uzakta olduğu için aşı günlerinde kendisi gelir bize sağolsun. Kedilerin içgüdülerine ve kişinin ne sebeple o ortamda bulunduğunu bilmelerine bugün bir kez daha şahit oldum. Veteriner gelir gelmez sesinden tanıdı. Bir yılan gibi yere yapışık olarak hızla ortadan kayboldu. Anladı canı yanacak, aşı olacak, tırnakları kesilecek.
Tam 20 dk. aradık evin içinde. Bakmadığımız yer kalmadı. Öyle kamufle etmişki kendisini. Perdelerin uzun eteklerine girip saklanmış. Neyse bulduk. Onunla birlikte benim de canım yandı tabi. 4 tane aşı. Birde gezdirmek için tasma almak zorunda kaldım. Deneyeceğim. Gerçi bizim insanlarımız sokaklarda köpek gibi tasmayla gezdirilen kedi hiç görmemişlerdir eminim. Güleceklerinden de eminim. 10 günde bir dışarı çıkarmak zorunda hissediyorum kendimi. Kızım asla evden dışarı çıkmasını istemiyor. Köpekler parçalayacaklar diye. Ama hayvanın toprakla temas etmesi, ot yemesi lazım. Bunu engelleyemem. O yüzden tasma aldım. Amannn kim ne derse desin. Kedime bir zarar gelmesinde varsın gülsünler bana.

Aşıları tamamlandı, ama benim canım gitti o aşılanırken. Neyse ücret ödemeye sıra geldi. Lafı uzatmaya gerek yok. 3 yıldır sermayeyi kediye yüklemişim ben...

BU KADAR BÖBÜRLENME SEN NESİN Kİ!!

Kişisel değil..herkes için bu söz .. Ben dahil...Güneşi doğuralım yada batıralım.. Yada tam tersi doğmasına ve batmasına engel olalım.. Bu mümkün mü..? O zaman bu kadar kibir niye.. Kainatın huzurunda niye bu kadar erişilmez görüyoruz kendimizi..Ben yaparım, ben bilirim, yanlız ben görürüm, BEN BEN BEN . Başkalarını küçümsemek niye.. İster gece, ister gündüz.. Başımızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda anlamıyormuyuz kendimizin de küçücük bir zerre olduğunu. Bizi bir sonun beklediğini, gözümüzü toprağın doyuracağını , özümüzün de geldiği yere döneceğini, herşeyin dünyada kalacağını bilmiyormuyuz. Biliyoruz... O halde niye Ey insan oğlu niye kendimizi bu kadar büyük görüyoruz. Gözümüzü kapattığımızda sadece karanlık oluyorsa, o karanlıkta hiçbir şey göremiyorsak eğer çok acı. Gönül gözümüz de kapanmış....Yazık..

15 Nisan 2010 Perşembe

RENKLERİN MEVSİMİ


Yaşam dört mevsim gibi rengârenk; Görebilmek ilkbaharı, yazı, sonbaharı, kışı.... Her dem, soluklar bitesiye...

İki bahar arasında bir mevsim vardır..
Her yer..,gök mavi, deniz mavi... hani gece bile mavi. Gökyüzündeki yıldız mavi... Billur gibi sallanır insanların başına taç misali.
Aydedemin gözleri bile mavi.. "Bakma Aydede !!! Nazarın değecek mavi dünyama" diyesim gelir.. Bir esinti gelir ensemden.. Bakarım taaa uzaklara ufuk da Mavi...
Evet bu mevsim YAZ MAVİ;

Ziftî karanlık... Sonbaharla, İlkbahar arası..
KIŞKARASI bu. Gökyüzü KARA, kötü kalpler gibi, vicdansızlar gibi,
Gece de kara, gündüz de...Yıldızlar bile kara kömür taneleri gibi.. Ufkumu göremem..Gözlerim kara, matemli gibi..
Gün biter elan penceremden kara bakarım, geceler bitmez karaları bağlarım..
KIŞKARASI BU..Renk kapkara...

Hani bir mevsim var ya, kışla yaz arasında,
Bakar gözlerim yeşile doyasıya.
Yağmur yağar zümrüt zümrüt, düşer toprağa , Gül'e göz olur, toprağa söz,
Söz olur yemyeşil bir öz... YEŞİLKBAHAR bu,

Öz'de ,Söz'de , Göz'de
Hep bu mevsimi yaşasa..

KİANA




12 Nisan 2010 Pazartesi

HAYATIN RENKLERİ


Bir arkadaşımla çok populer olan bir diziye şöyle bir bakış atarken oradaki bir sahne de fikir yürüttük ikimizde. Küçük bir çocuk arkadaşı için bir balon aldı. Balonun rengi maviydi. Amannn dedik , keşke başka bir renk seçseydi. Maksat muhabbet olsun işte. Maviyi hiç sevmem. Bana buzulları, soğuğu ve donukluğu hatırlatır hep. Arkadaşım renk konusunda eleştirime katılarak oda mavinin çok soğuk bir renk olduğunu söyledi. Renkler konusunda hemen hemen herkes ayrı yorumları ve benzer açıklamaları yapar.

Gerçekte hangi renkler kimindir kime malolmuştur, yada hikayesi nedir bunu biliyormuyuz. Bunu ben yakın zamanda Ali Canip OLGUNLU’nun “ANA TANRIÇADAN HZ.MEVLANA’YA” adlı kitabında çok daha değişik bir formatta okudum.

Kitapta BEYAZ'ın Hz.Musa’nın rengi olduğu, Allah ile konuştuğu ada çevesinde belirlenen ışık demetinin yaydığı beyazlıktan dolayıdır.. der. Evlenirken beyaz gelinlik giymek, yada hayatımda yeni bir beyaz sayfa açacağım demek te iyi bir başlangıcı ifade etmiyor mu sizce de..

SİYAHIN matem rengi olduğunu herkes bilir. Antik çağda da bir kişi öldüğü zaman,o kişinin yakınları bedenlerini siyaha boyarlarmış. Günümüzde siyah yine matemi simgeliyor ama, hanımlarımız estetik ve asil görünüm açısından da siyahı tercih ediyorlar.

KIRMIZI… Evet… Bakın kırmızı için Ali Canip OLGUNLU nasıl anlatmış. “Özelliğini kan ve ateşten alır. Kan hayatın sürekliliğini sağlayan sıvıdır, ve vücudun içinde saklıdır. Bu nedenle dinler nezlinde kan, ölümsüz olan dünyayı ve dünya üzerindeki sırları sembolize eder. Cilalıtaş devrinde ölen birinin cesedi evin dışarısına bırakılırdı. Vahşi hayvanlar cesedin etini kemiklerinden ayrıştırdıktan sonra, kemikler bir araya toplanır ve kırmızıya boyanırdı. Böylece yaşam yenilenmiş olurdu. Hz. İbrahim’in rengi kırmızıdır. Ateşe atılır. Ama atıldığı yer kırmızı gül bahçesine dönüşür.

MAVİ ise Meryem Ana’nın göksel tarafını ifade eder..Yunan mitolojisinde ünlü kanatlı at (PEGASUS )kırmızı renklidir. HALİKARNAS BALIKÇISI’nın da dediği gibi Pegasus’un aslında orijinal rengi BEYAZ’dır. Ancak PEGASUS , Mobil Petrol şirketinin simgesi olduktan sonra utancından kızarmıştır)))))

Tüm arkadaşlarım için BEYAZI seçtim ben. Karbeyazı günler dileğimle...

7 Nisan 2010 Çarşamba

KİBRİT KUTUSU ETKİNLİĞİ

http://benve-phonix.blogspot.com/2010/04/gelin-siz-de-bir-cocugu-mutlu-edin.html (ONUNCU KÖYÜN ADAMI) arkadaşımızın sayfasında gördüğüm bu etkinliği bende duyurmak istedim...(Arkadaşlar bu etkinlik 20Nisana kadar devam edecek daha doğrusu birşeyler yapmak isteyen arkadaşlar bu tarihe kadar ilgili yere hediyelerini ulaştırmalılar ki 23Nisan da çocuklara verilip yavrular sevindirilebilsin.)
Mutlu Olalım, devlet ve üniversite hastanelerinde yatmakta olan kanser hastası çocuklarımızın tedavileri sırasında, sadece bedenen değil aynı zamanda ruhen de sağlıklı olmaları ve morallerinin arttırılması için sürekli ve özel günlerde etkinliklerin düzenlenmesi amacıyla kurulmuş bir dernektir. Sevgili Yetenek Sizin adlı blog yazarı arkadaşımız ile Dernek Yekilisi Özlem Hanım bloglar arası bir kampanya düzenlemeye karar vermişler. Kibrit Kutusu etkinliği. Bu fikrin mimarı ise sevgili Kelebek Atölyesi sayesinde çok güzel işler çıkıyor. Yapacağınız şey çok basit lütfen onları sevindirelim. Ben kibrit kutusu yapamam diyorsanız derneğin sitesini ziyaret ederek ihtiyaç listesinden birini göndererekte destek olabilirsiniz. Bilmeyenler için kibrit kutusu nasıl süslenir? İçine neler konulabilir? onları bi sıralayalım! Yukarıda gördüğünüz klasik kibrit kutusunu alıyoruz yada benzer bi kutu buluyoruz. Üzerini çeşitli malzemelerle süslüyoruz. İçine çocukların hoşuna gidebilecek minik objeler koyuyoruz. Detaylı araştırmayı Kelebek Atölyesinin sitesinden de yapabilirsiniz. İstediğiniz kadar yapabilirsiniz, isterseniz 1 adet, isterseniz 5 adet! Tek koşul, kampanyanın daha çok alana yayılması için herkesin bu etkinliği blogunda duyurması! Lütfen bir iyilik yapın, minicikde olsa bir destek olun, onların morale ve sevgiye ihtiyacı var. Haydi yüzlerini gülümsetmeye... Kampanyaya katılıp, blogunda duyuranları bir süpriz bekliyor. Kutu hazırlayıp aşağıda ki adrese gönderecek olan ayrıca katılmayıp, duyuru yaparak katkı sağlayan herkesin dahil olacağı bir süpriz! (Göndereceğim yada destek olacağım diyenler bana yorum bıraksınlar lütfen) Kutuları en geç 23 Nisan tarihine kadar yollayabilirsiniz. Önümüzde kocaman bir süre var! 23 Nisana kadar toplanan kutular onların bayramında,onlara hediye gidecektir! Kibrit Kutusunun veya herkesin düşünüp göndereceği hediyelerin; Gönderileceği Adres: Mutlu Olalım Derneği Özlem Şengir Adres: M. Kemal C. Burak Apt. No 44 D 4 Bornova-İzmir Derneğin İhtiyaç Listesi pastel boya - resim defteri-boyama kitabı - küçük oyuncak - elişi kağıtları-kartonları - yapıştırıcılar el işi süsleme malzemeleri(boncuk,pul v.b.) ktivitelerimiz için de kostümler,(palyaçok kıyafeti,masal kahramanları gibi) ihtiyaçlarımız oluyor. sadece kabul edemediğimiz gıda:) onlar da zaten uzakta olduklarından pek gönderilmez sanırım. Bir çocuğa hediye edebileceğiniz herşey....

1 Nisan 2010 Perşembe

Bu şiddet sadece bir şekilde sona erebilir! / LÜTFEN OKUYUN

Hergün her dakika üstüste şiddet dolu haberler alıyoruz. Türkiye'nin dört bir yanından hayvanlara yapılan işkencelerin görüntüleri bizlere yardım çığlıkları olarak akıyor. Çoğuna yetişemiyoruz, bazılarına bizzat müdahale etmeye çalışıyoruz, bir çoğundan da sizler haberdar ederek dilekçe örnekleri ile imzalarınızı rica ediyoruz. Ancak şiddet azalacağına artarak devam ediyor. Sadece bugün dehşet verici 3 ayrı haber geldi. Ve birazdan onları sizlerle paylaşacağız ve uyarıyoruz, lütfen kalbiniz varsa, ya da bu tür haberlere dayanamıyorsanız bakmayın ancak, görmemek, gözlerini kapamak ve bunlar yaşanmıyormuş gibi davranmak çözüm değil. Buradan bu rezaletlere yazıp, sövmek de çözüm değil. Önemli olan, bizlere yakışan harekete geçmek, kitle halinde de değil bireysel olarak gerçekten çaba sarfetmek. Ve bir tek çözüm var, o da klişe ama EĞİTİM! Eğer, bir tek ben tek başıma ne yapabilirim ki diyecek olursanız bu iş tabii ki olmayacak. Sadece şunu bilin isteriz, siz bir çocukla konuşurken ve ona hayvanları anlatırken, bir insana uyguladığı şiddetle ilgili müdahale ederken, bir hayvanın öldürülmesine izin vermemek adına bir tek imza atarken, başka bir yerde sizinle aynı anda birçok dostunuz aynı mücadeleyi veriyor. Birbirinizi hiç tanımadığınız, belki de hiç tanımayacağınız bir başka insan sadece daha sevgi dolu, daha anlayışlı bir toplum yaratmak adına bir çocukla kuşları besliyor, bir kedi sahipleniyor, ya da bir barınakta köpekleri doğruyor. Lütfen ama lütfen pes etmeyin. Savaşın! Ama onlar gibi şiddet yoluyla değil, sevgi yoluyla, anlayışla, iletişimle ve lütfen ama lütfen YATIRIMINIZI HER ZAMAN ÖNCELİKLE ÇOCUKLARA YAPIN! Ve gelelim haberlere. Bundan sonra vereceğimiz 3 haber için önceden uyardığımız gibi, dayanmayacak olanlar bakmasın ama bilsinler ki maalesef anlayışı ve sevgisiyle dillere destan olmuş bir ülkenin bugün insanları akla hayale sığmayacak kadar şiddet dolu...

HABER 1 YAVRU KAPLUMBAĞALARA İŞKENCE Hatay'ın İskenderun Körfezi'nde boyunlarından iple bağlanarak işkenceyle öldürülen 3 yavru deniz kaplumbağası karaya vurmuş olarak bulundu.Mustafa Kemal Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Turan, bir ihbar üzerine İskenderun Körfezi'nde işkence edilerek öldürülmüş 3 yavru deniz kaplumbağası bulduklarını söyledi.Yavru deniz kaplumbağalarının kendini bilmez bazı kişiler tarafından naylon iple boyunlarından birbirlerine bağlanıp denize bırakıldığını belirten Turan, "Hayvanlar, birbirlerinden kurtulmak için çırpınırken suyun dibine batmışlar orada da boğularak ölmüştür. Sonra da karaya vurmuşlar" dedi.Hürriyet Gazetesi

HABER 2 SAYIN MERAL OLCAY'IN YEDİKULE HAYVAN BARINAĞI SİTESİNDEKİ YAZISIDIR
Yine tecavüz yine tecavüz! Çok genç sokak köpeği ,29 Mart Pazartesi saat 18.30 civarında telefonla bir vatandaş telaşla aradı. "Kanaması olan bir köpek var, sokak da acil yetişin" diye.Saat itibari ile araç bulmak zor, ambülans maalesef çalışmıyor, ne yapmak lazım şaşırdım kaldım.Yağmur şiddetli yağıyor, zor durumda bir canlı var ve siz çaresizsiniz ama çare bulmalıyım. Özel taşımacılık yapan bir arkadaşı arayıp yardım istedim, hemen yetişti ve zavallı köpecik sokaktan perişan halde alındı. Barınağa geldi veteriner hekim arkadaşımız da köpeciği bekliyordu. O saatte muayene sonucu zavallının kendini insan sayan mahlukatlarca defalerca makat kısmında tecavüze uğrayıp o halde sokağa atıldığı tespit edildi. Köpeciğin hali kalmamış iç organları zarar görmüş. İlk müdahale iğneleri yapıldı durumu çok ağırdı. Maalesef yarım saat sonra son nefesini verdi.Dünyada yaradılan mahlukatlar içinde tek kendi cinsi dışında ilişki kuran mahlukat İNSAN .

Ben artık kendi adıma insan olmakdan utanmaya başladım, bu tür vakalar çok fazlalaştı.Türkiye'nin her yerinden bu tür hayvanlara taciz haberleri alıyoruz. Hayvana bu hareketi yapan İNSAN, İNSANA da aynı hareketi yapar. Yapar diyorum aslında yapıyor.Allah bu hasta ruhlu mahlukatlardan hem insanları hem hayvanları korusun. Hani derler ya Alllah ıslah etsin evet Allah ıslah etsin. Merhamet ve sevgi versin bu tür insanların yüreğine.Bu tür bir hareketi yapan kişileri gören insanların lütfen duyarlı olmasını istiyorum hemen 155 i arayıp ihbarda bulunsunlar ve teşhir edilsinler başka diyeceğim bir şey yok çok üzgünüm."
HABER 3 BURHANİYE KÖPEK BAKIMEVİ DEHŞETİ Öncelikle 2 adet video linki: http://www.facebook.com/video/video.php?v=1338364988553&oid=37130042507http://www.facebook.com/video/video.php?v=1318363288523&oid=37130042507Mandalina Portakal rumuzlu arkadaşımızın mesajı: "Arkadaşlar, Bu bakımevi 10 Şubat'a kadar izleyeceğiniz videodaki görüntülere sahne oluyordu. Tedavileri yapılmadığı için videoda görüldüğü üzere can çekişerek ölümü bekliyorlardı. Eternit üzerinde yatan ölü yavru hayvan tam 1.5 ay orada kaldı. Kemikleri dışarı fırlayana kadar. İnsanlığımdan bir kere daha utandım. İbret olsun diye bu videoyu lütfen tüm Türkiye'ye yayalım. Videolar basına verildikten ve kamuoyu baskısından sonra belediye olumlu yönde bir adım attı. 3-4 gündür bakımevinde hummalı bir çalışma başladı. Fiziki koşullar düzeltiliyor. Ama hepimiz biliyoruz ki bu yeterli değil. Önemli olan onları tedavi edebilecek "PET VETERİNER" lerinin olması. Geceleri yavruların çalınıp dövüş köpeklerinin önüne atılıp parçalanmaması için bir "GECE BEKÇİSİNİN" alınması. Lütfen veteriner ve gece bekçisi için sizler de Belediye ile görüşün. "MÜCADELE EDENLER HEP KAZANMAMIŞTIR. AMA KAZANANLAR HEP MÜCADELE EDENLERDİR" bizler mücadeleimize gerekli yönde devam edeceğiz çünkü bu "CAN" ların dilleri ve "OY" hakları yok! Belediye çalışanları bu görüntüleri kendilerine ait olmadığını veya 5 sene öncesine ait olduğunu söylüyorlarmış. Peki belediye veteriner hekimi neden bize bu görüntüleri inkar edemiyor? Neden yanına gittğimizde fotoğrefları basına verdiğimiz için sitem ediyor??? Yukarıda Allah var! Biraz dürüstlük bekliyoruz!!! (BELEDİYE TEL: 0266 412 77 00 DAHİLİ 114)"

DÜNYANIN AYAK İZLERİ


Blog Listem